Öğretmen Okullarının Kuruluşu mu?
-
Nereden nereye? 167 yılda öğretmen okulları
167 yıl öncesinden günümüze Öğretmen Okullarının kısa tarihçesini, 1985 yılı Savaştepe Öğretmen Lisesi mezunu olarak sizlerle paylaşmak istedim. Öğretmen okullarının gelişimi nasıl oldu?
1838 yılında çocukların erginlik yaşına kadar okuyabilmeleri için Ortaokul düzeyinde Rüştiyeler açıldı. 16 Mart 1848 tarihinde Rüştiyelere öğretmen yetiştirmek üzere 3 yıl süreli ”Darül Muallimin-i Rüşdi” adında bir okul kuruldu. Bu tarih “Öğretmen Okulları”nın kuruluşudur. 2015 yılında 167. Yıldönümünü kutluyoruz.
1973 yılında yürürlüğe giren 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu öğretmenlerin yüksek öğrenim görmeleri zorunluluğunu getirdi. İlkokullara Sınıf Öğretmeni yetiştirilmesi için 1974-1975 öğretim yılından itibaren “İlköğretmen Okulları”nın bir kısmında “2 yıllık Eğitim Enstitüleri” açıldı.
1982 yılında yürürlüğe giren 41 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile iki yıllık Eğitim Enstitüleri “Eğitim Yüksek Okulu”na dönüştürülerek Eğitim Fakültelerine bağlandı. Eğitim Fakülteleri olmayan yerlerde de Rektörlüklere bağlandı. Eğitim Yüksek Okullarının süresi 1989-1990 öğretim yılından itibaren dört yıla çıkarıldı. Eğitim Yüksek Okullarının bazıları Eğitim Fakülteleriyle birleşti ve bu kurumlar "Sınıf Öğretmenliği Bölümüne" dönüştü. Rektörlüğe bağlı olan Eğitim Yüksek Okulları da Eğitim Fakültelerine dönüştürüldü.
Günümüzde öğretmen yetiştirmede karşılaşılan yetersizlikler ve yaşanan sorunlar, geçmişteki başarılı modelleri anımsamaya, zaman zaman o modellere özlem duyulmasına neden olmalı ki; öğretmen okullarının kuruluş yıl dönümleri düzenli olarak kutlanmaktadır.
3 Mart 1924 günü kabul edilen 429, 430 ve 431 sayılı devrim yasalarıyla Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı (Şeriye ve Evkaf Vekaleti) ile hilafete son verilip öğretim birliği sağlandıktan sonra, öğretmen yetiştirme ve eğitim konularına önem veriliyor.
“Yeni okullar açılırken öğretmenden, “fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür” gençlerle “fikren, bedenen ve ilmen güçlü” gençler yetiştirilmesi isteniyor. Bu yönde eğitim alacak gençlere de, “Cumhuriyeti ve bağımsızlığı sonsuza dek savunma” sorumluluğu veriliyor. (Rifat Okçabol)”
“1926 yılında Konya’da açılan “orta öğretmen okulu”, Ankara’ya taşınıp 1930’larda “Gazi Eğitim Enstitüsü” adını alırken, nitelikli öğretmen yetiştirmenin yolunu açan eğitim bilimleri (pedagoji) bölümü kuruluyor. Bu bölüme en az üç yıl ilkokul öğretmenliği yapanlar sınavla alınıyor ve bu bölümü bitirenler öğretmen okullarında istihdam ediliyor.
Daha sonraki yıllarda Türkçe bölümüne Pedagoji, Matematik, Fiziki ve Tabii Bilimler, Tarih-Coğrafya, iş dersi ve Resim, Müzik, Fransızca, İngilizce ve Almanca bölümlerinin de eklenmesiyle bu öğretmen okulu ortaokullarda okutulan genel eğitim derslerinin tümü için öğretmen yetiştirir bir duruma gelmiştir
Yine 1930’larda köylere öğretmen yetiştirme arayışları artıyor. 1936’da başlayan bir uygulamayla, askerliklerini onbaşı/çavuş olarak tamamlayanlar 6 aylık kursa alınıp “eğitmen” adıyla köylerde görevlendiriliyor. Köy eğitmeni deneyiminden sonra 1940 yılında, köy çocuklarının alındığı köy enstitüleri açılıyor.
Bu enstitülerde, çocukların bilişsel, devinimsel ve duyuşsal yönlerini geliştirecek, yaparak, yaşayarak ve iş başında eğitim yapılıyor. Köy enstitüsü mezunları, hem köy ilkokul öğretmeni olarak çalışıyor, hem de köylünün üretim gücünü artırarak kendi ayakları üzerinde durmasına yardımcı oluyor. Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki gelişimler nedeniyle öğretmen yetiştirmede sağlanan nitelik, köy enstitüsü uygulaması 1947 yılında sulandırılmış ve 1954 yılında sonlandırılmış olsa da, 1970’lerin ilk yarısına kadar devam ediyor. (Rifat Okçabol)”
Köy Enstitülerinin amacı, tüm ülkenin köy çocuklarına okumada fırsat eşitliği sağlamak, bu okulların ışığından ülkenin tüm köylerini aydınlatmaktır. 1958-1959 döneminde 52 ilk öğretmen okulunda, %75’i köy çocuğu olmak üzere 19 835 öğrenci bulunmaktaydı.
Türkiye’ye özgü bir model olan, Köy Enstitülerinin başarısında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel veİlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç ikilisinin payı büyüktür. Köy Enstitüleri de 1954 yılında kapatılarak 6 yıllık “İlköğretmen Okulu” adı altında yeniden düzenlenmiştir.
1973 yılında çıkarılan Milli Eğitim Temel Kanunu gereği, öğretmenlerin yükseköğretimde yetiştirilmeleri adına lise dengi ilköğretmen okulları, 1974 yılında kapatılıp iki yıllık eğitim enstitülerine dönüştürülüyor.
1940’larda çok ciddi bir sorun haline gelen ortaokul öğretmen açığını kapatmak amacıyla yurdun çeşitli yerlerinde yeni enstitüler açılmıştır. 1969’a kadar sayıları 10’a yükselen bu kurumlar, 1977-1978 öğretim yılında18’e ulaşmıştır. Eğitim Enstitülerinin 3 yıl süreli olarak ortaokullara “dal öğretmeni” yetiştirme işlevi1978-1979 öğretim yılına kadar sürmüştür. Bu tarihten itibaren bunlara ”Yüksek Öğretmen Okulu” denmiş, sayıları azaltılmış ve programları lise öğretmeni de yetiştirebilecek biçimde 4 yıl olarak düzenlenmiştir.
29 Şubat 1960 tarih ve 7439 sayılı Kanun'la "Öğretmen Okulları Genel Müdürlüğü" kurularak, çalışmalar yeni ve geniş bir statüye kavuşturulmuştur.
12 Eylül 1980 darbesi sonrasında, 1982 yılında öğretmen yetiştirme görevi Milli Eğitim Bakanlığından alınıp üniversitelere verildi.
1997 Kasım’ında uygulamaya konan projeyle, öğretmen yetiştirme, tarihsel temellerinden, toplumsal gerçeklerden ve eğitim biliminden uzaklaştırılmış bir şekilde “öğretmen/eğitimci” değil teknisyen yetiştirmeye dönüşüyor. Eğitim bilimleri lisans programları kapatılıp “eğitim” sorunları önemini yitirirken “öğretim” sorunu öne çıkarılıyor. (Rifat Okçabol)
Öğretmen Liselerini iyileştirme çabaları sonucu 1989-1990 öğretim yılında Anadolu Öğretmen Liseleri açıldı. Okulun kuruluş amacı yönetmeliğinin 5.maddesinde; “Milli Eğitimin genel amaç ve temel ilkelerine uygun olarak; öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarına öğrenci hazırlamak, öğrencilerine öğretmenlik ruhunu aşılamak ve öğretmenlik mesleğini sevdirmek, öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği davranışları kazandırmak, bütün öğrencilere ortaöğretim düzeyinde ortak bir genel kültür vermek, ülke kalkınmasına maddi ve manevi katkıda bulunma şuurunu ve gücünü kazandırmak” olduğu belirtilmiştir.
Öğretmenlik ruhunun kazandırıldığı, öğretmen yetiştirmede niteliğin önemsendiği 167.yıl önce başlatılan ve uzun yıllar sürdürülen uygulamaların her zaman anımsanmasını diliyor, Öğretmen okullarının kuruluşunun 167.yıldönümünde sevgili meslektaşlarımız,öğretmenlerimizi Cevat Memduh Altar’ın yazdığı “Öğretmen Marşı” mızı söyleyerek, sevgi ile saygı ile selâmlıyoruz.
"YÖK tarafından Anadolu öğretmen lisesi öğrencilerinin, öğretmen yetiştiren bölümleri tercih etmeleri halinde ek puan verilmesi uygulamasının kaldırılması nedeniyle bu liseler yükseköğretimde öğretmen yetiştiren alanlara kaynaklık etme işlevini yitirdi." gerekçesi ile 2014 Haziran ayında kapatılan öğretmen okulları bazılarının sindiremediği başarıların yuvası oldu. Kendileri kapatılsa da misyonları mezunları tarafından yerine getirilmeye ve vatanını, milletini, bayrağını seven, kendi çıkarlarını millet menfaatinden arkada tutan nesiller yetiştirmeye devam edeceklerdir.
ÖĞRETMEN MARŞI
Alnımızda bilgilerden bir çelenk
Nura doğru can atan Türk genciyiz
Yeryüzünde yoktur olmaz Türk’e denk
Korku bilmez soyumuz
Şanlı yurdum her bucağın şenle dolsun
Yurdum seni yüceltmeye andlar olsun
Candan açtık cehle karşı bir savaş
Ey bu yolda and içen genç arkadaş
Öğren öğret hakkı hakka gürle coş
Durma durma koş.
Şanlı yurdum her bucağın şenle dolsun
Yurdum seni yüceltmeye andlar olsun. . .
Ali BAYKALA
Okunma: ( 3613 )